Dazkırı Askerlik Şubesi
İl | Afyonkarahisar |
İlçe | Dinar |
Şube Adı | Dazkırı Askerlik Şubesi |
Telefon | (0272) 353 60 80 |
Fax | (0272) 353 68 53 |
Adres | Pınarbaşı Mah. Şube Sok. No: 1 Dinar / Afyonkarahisar |
Afyonkarahisar Dinar’da bulunan Dazkırı askerlik şubesine ait telefon numarası, adres ve iletişim bilgileri.
Dazkırı Hakkında
Dazkırı’nın tarihi, Danişmentliler dönemine kadar uzanmaktadır. Daha yakın dönemde ise Selçuk oğullarının Anadolu’ya yayılmasıyla Hacı Paşa Ağa liderliğindeki Tatoğulları aşireti, Kızılırmak boylarından gelerek Dazkırı bölgesine yerleşen Farsak Aşireti’nin torunlarıdır. Tatoğulları aşireti, bu bölgeyi merkez olarak kullanmış ve günümüzde farklı isimlerle anılan köyleri, çeşitli hizmetler için yerleşim alanları haline getirmiştir.
Bu köyler, o dönemde atların otladığı ve yayıldığı alanlar olarak kullanılmıştır, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde gönüllü sipahi alayı olarak görev yapmış Tatoğlu Hacı Osman Ağa, atlarını Yüreğil ve Gençali köylerinde otlattığı ve barındırdığı bölgeler olarak kullanmıştır. Atların toplu olarak yayılım yapıp bakılmasına “öğrek” denmiştir. Atların sulanması için kullanılan Tatoğlu Çeşmesi de Gençali köyünde bulunmaktadır. Bu dönemde buralarda yaşayan Çerkezler, geleneksel büyük saygı ve dayanışma kültürünün bir parçasıdır.
Dazkırı ovasında atların sulandığı birçok nokta bulunmaktadır. Farsak Aşireti’yle kaynaşarak akrabalık ilişkileri kurulmuş, Tatoğlu aşiretinden bir kol Başmakçı’ya yerleşmiş, bir kol ise Yukarı Yenice’ye yerleşmiştir. Yukarı Yenice, eskiden yazlık mesire yeri olarak kullanılırken şimdi büyük bir köy haline gelmiştir. Bugünkü Demirci köyünde yaşayanlar, Tatoğlu aşiretinden bir aile tarafından yerleştirilmişlerdir ve kısa sürede bu alanda demircilik işine başlamışlardır.
Yüreğil ve Aşağı Yenice köyleri, atların yayılımı ve tuz ihtiyaçlarını karşıladığı köyler olarak öne çıkmaktadır. Bu iki köy de Tatoğlu aşiretinin torunlarına ev sahipliği yapmıştır. Tatoğlu aşiretinin lideri, bugün hala ayakta olan muazzam taş kapılı avlu gibi surlarla çevrili bir kışla inşa etmiştir.
Dazkırı’nın tarihi zenginlikleri arasında arkeolojik kalıntılar da yer almaktadır. Bu topraklar üzerinde Lidyalılar, Hititler, Eski Yunanlılar ve Romalılar gibi birçok eski millet yaşamış ve bu dönemlere ait kalıntılar günümüze ulaşmıştır. Özellikle Romalılardan kalma eserler ve Büyük İskender dönemine ait Helenistik kalıntılar bu bölgede bulunmaktadır. Bugünkü Akarca, Çiftlik, Kızılören, Sarıkavak gibi köylerde bu kalıntılara rastlanmaktadır.
Ancak bu tarihi eserlerin korunmasında sorunlar yaşanmaktadır. Tarihi eser toplayıcılar ve kaçakçılar, bu değerli kalıntıları çalarak satmaktadır. Bu nedenle Dazkırı’nın tarihi zenginliklerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır. Bu bölgelerdeki tarihi eserlerin ve kalıntıların korunması için daha fazla çaba harcanması gerekmektedir.
Dazkırı’nın tarihindeki isim değişiklikleri ve yerleşimler, ilginç bir döneme işaret ediyor. Aşiretlerin Dazkırı’ya yerleşmesiyle, bölgenin ismi zaman içinde değişmiş ve tekrar değişikliklere uğramıştır. İlk olarak, APA adını verdikleri bu bölgeye “Yukarı Apa” ve “Aşağı Apa” gibi isimler verilmiştir. Ancak “Apa” unvanı her zaman kullanılmıştır.
Dazkırı’nın uzun süre “Bolatlı” adını taşıdığı bir dönem yaşanmış, ancak Cumhuriyet devrimi sırasında Polatlı ilçesiyle isim karışıklığı yaşanmış ve “Bolatlı” ismi “Dazkırı” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra, Demiryolları tarafından kullanılan “Tazkırı” ismi bu durumu daha karmaşık hale getirmiştir. Yine başka bir dönem, Dazkırı adı Konya’nın Bozkır ilçesi ile karıştırıldığı gerekçesiyle, Kocaoluk çeşmesinin adı “Dazkırı” olarak değiştirilmiştir. Ancak, Dazkırı olarak anılan bir tanık kadının adının “Kocaoluklu Fatma” olarak çağrılmasıyla, Dazkırı adı tekrar kabul edilmiştir.
Dazkırı, 1964 yılında Çınarlı adını almıştır, ancak bu isim değişikliği İl Genel Meclisi tarafından onaylanmamıştır. Buna rağmen, Dazkırı adı korunmuş ve bu isim kullanılmaya devam etmiştir.
Dazkırı’nın tarihindeki bu isim değişiklikleri ve karışıklıklarıyla birlikte, bölge zaman içinde gelişmiş ve nüfusu artmıştır. Buna paralel olarak çevresinde birçok yerleşim ve köy teşekkül etmiş, sonucunda 1859 yılında Denizli iline bağlı bir bucak merkezi haline gelmiştir. Ancak tüm bu isim değişikliklerine rağmen, Dazkırı ismi bugün de kullanılmaya devam etmektedir. Dazkırı isminin, 600 yıldan fazla bir geçmişi olduğu ve gelecekte halk oylaması ile değiştirilebileceği not edilmelidir.
Dazkırı, Dinar ve Sandıklı’ya bağlı bir bucak olarak kurulmuştu. Ancak zamanla Dazkırı’nın bağlı olduğu yerler ve köylerin sayısı arttıkça bölge ikiye bölünmüştür. Dazkırı’ya bağlı olan Başmakçı’dan olan 13 köyün bucak merkezi haline gelmesiyle Dazkırı arazisi iki bölüme ayrılmıştır.
Ancak 1958’de Çardak’ın ilçe olması ve Denizli’ye bağlanmasıyla bir kısmı götürülerek Dazkırı bucak merkezi iyice küçültülmüş, ardından 1959’da Dazkırı’nın ilçe olmasıyla Başmakçı Evciler bucağı yeniden Dazkırı’ya katılarak, Dazkırı ilçesi 39 köy ve kasabeden oluşan şirin bir ilçe halini almıştır.
Dazkırı, 1923 yılında belediye statüsüne kavuşmuş ve adliyeye sahip olmuştur, ancak sonradan belediye ve adliye kaldırılmıştır. Mart 1958’de tekrar belediye statüsüne kavuşmuş ve 1 Nisan 1959 tarihinde 70033 sayılı Kanun ile ilçe olmuştur.
1965’ten itibaren hızla kalkınma yoluna girmiştir. İlçenin bazı köyleri zamanla aşiretlerin ve göçmenlerin yerleşmesi sonucu oluşmuştur. Bu köyler Yörük ve Türkmen aşiretleri ile Bulgaristan ve Romanya’dan gelen göçmenler tarafından kurulmuş “muhacir köyleri” olarak adlandırılmıştır. Bu köyler içerisinde İdris, Yayla, Hisaralan, Hasandede, Akarca, Akyarma ve Bozan gibi yerleşimler bulunmaktadır.
Akkeçili ve Akkoyunlu köyleri ise kendi adlarını aldıkları aşiretlerin kollarından gelmektedir. Diğer köyler arasında Madenler, Gökçek, Körkuyu, Hırka, Çevlik, Arıköy gibi yerleşimler, göçebe olarak gelmiş ve yerleşmiş Türkmen aşiretlerine ev sahipliği yapmaktadır.
Ayrıca, Sarıköy, Yukarı Beltarlalar, Aşağı Beltarlalar, Ovacık, Çığra, Akpınar, Yassıören, Örtülü, Karaağaçkuyusu ve Kızılören köyleri, daimi iskana geçmiş aşiretlerin torunları olarak bilinir. Bu köylerin sakinleri atalarının izlerini koyunculuk ve at sürüleriyle geçimlerini sağlayan göçebe Türkmen aşiretlerinin torunlarıdır.
Evciler, Başmakçı ve İlçeleri ile Yüreğil beldesi ise çok önceden yerleşik düzene geçmiş aşiretlerin torunlarıdır. Bu köylerin ovalarda yerleşik olmaları, koyunculuk ve at sürüleriyle geçimlerini sağlayan aşiretlerin soyundan geldiğini göstermektedir.
Sarıkavak, Darıcılar ve Kızılören gibi köyler ise daha önce yerleşik hayata geçmişlerdir. Sarıkavak, İzmir-Bağdat yolu üzerinde gözcü olarak yerleştirilmiş Osmanlı aşiretlerindendir.
Dazkırı’nın tarihi geçmişi oldukça zengin ve çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Dazkırı’ya yerleşen ilk sakinler, burayı harap ve boş bir arazi olarak bulmuşlar ve bu nedenle Çiftlik, Yeniceler, Demirciköy, Gençali gibi köylerin de bulunduğu geniş bir bölgeyi kolayca ele geçirmişlerdir. Daha sonraki yıllarda gelen aşiretlerle birlikte günümüz yerleşimi şekillenmiştir.
Dazkırı, tarih boyunca farklı devletlerin hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Lidyalılar, Hititler, Eski Yunanlılar ve Romalılar gibi medeniyetler bu topraklarda yaşamış ve izlerini bırakmışlardır. Özellikle Romalılar döneminde Büyük İskender’in bu bölgeden geçtiği bilinmektedir. Büyük İskender, Hindistan seferinden dönüşünde Anadolu’da birçok krallık kurmuş, bunlardan biri de Dazkırı ve çevresinde Payitaht olarak adlandırılmıştır. Helenistik dönem olarak adlandırılan bu dönemin izleri, Akarca, Çiftlik, Kızılören, Sarıkavak gibi köylerde ve Dazkırı’nın içinde bulunan eserlerle günümüze kadar gelmiştir. Bu döneme ait harp araçları, mızrak ucu demirleri, kılıçlar ve heykeller bulunmaktadır.
Ancak, tarihi eserler maalesef sahipsiz durumdadır. Eser toplayıcılar, bu değerli eserleri bulup, İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde turistlere veya tarihi eser kaçakçılarına satmaktadır. Açılmış mezarlardan çıkarılan bazı tarihi eserler Afyon Müzesine teslim edilmiş olsa da, Kral Tahtı ve Karyolalar gibi önemli eserler uzun zaman önce kaybolmuştur. Bu tarihi eserlerin korunması ve sahip çıkılması gerekmektedir.
Dazkırı, zengin arkeolojik kalıntılara ev sahipliği yapmış bir bölge olarak bilinir. Burada Romalılar dönemine ait kalıntıların yanı sıra Büyük İskender dönemine ait Helenistik izlere de rastlanmaktadır. Özellikle Sarıkavak köyünde Romalılara ait olduğu tespit edilen oyma kabinler, paralar, gözyaşı şişeleri ve çeşitli toprak kaplar gibi eserler bulunmaktadır. Ayrıca köyün güneyindeki höyükler henüz kazılmamış olmasına rağmen, büyük eserlerin ortaya çıkacağına dair beklentiler bulunmaktadır.
Kızılören köyünde ise tümülüslerden kabir kalıntıları çıkarılmış olup, aynı yerde toprak kaplar ve paralar da bulunmaktadır. Çiftlik köyünde ele geçen Afrodit heykeli, Frigya etkileri taşıyan erken Roma dönemini ve yerleşmelerini belgelemektedir. Aynı köyün alt kısmından çıkan pişmiş toprak lahitler ise Büyük İskender dönemine ait Helenistik eserlerdir ve bölgede çeşitli mermer çıkarılmaktadır.
Akarca köyü ve çevresinde bulunan kaplar, küçük boyutlu gümüş ve altın paraların Lidya ve Frigya dönemlerine ait olduğunu göstermektedir. Köyün güneyinde bulunan bir yol, üç tepenin zirvesine doğru ilerlemekte ve nöbetçi yerlerine sahiptir. Bu yolun, bir para hazinesine götürdüğü tahmin edilmektedir, çünkü paralar bu alandan yağmur sularıyla yüzeye çıkmış şekilde bulunmuştur.
Ayrıca yeraltından çıkarılan çeşitli boyutlarda boyanmış ve pişirilmiş toprak tuğlalar, büyük arkeolojik öneme sahip olduklarına işaret etmektedir. Başmakçı’da ilçe okulunun bahçesinde bulunan Roma dönemine ait düzme taşlardan yapılmış bir tapınak yeri de gün yüzüne çıkarılmıştır. Yassıören ve Yaka köyleri de benzer tarihi eserlerle dolu bölgelerdir ve sürekli olarak kazı çalışmaları sürdürülmektedir.