Askerlik Şubeleri

Suluova Askerlik Şubesi

İlAmasya
İlçeMerkez
Şube AdıAmasya Askerlik Şubesi
Telefon(0358) 218 10 74
Fax(0358) 218 15 95
Adres55 Evler Mah. Mehmet Varinli Cad. No:57  AMASYA

Amasya Merkez ilçesinde bulunan Suluova askerlik şubesine ait telefon numarası, adres ve iletişim bilgileri.

Suluova Hakkında

Suluova’nın Adının Kökeni: Miladın ilk yıllarında “Arguma” olarak bilinen Suluova, 13. yüzyılın sonlarında “Alaflı” olarak adlandırılmıştır. 1902 yılında “Suluca” olarak nahiye statüsü kazanan yerleşim yeri, 1946’da “SULUOVA” adını almıştır. 1957 yılında ilçe statüsüne yükseldikten sonra hızla gelişerek önemli bir yerleşim merkezi haline gelmiştir.

Suluova Tarihçesi

Suluova’nın Tarihi: Suluova, Amasya’nın kuzey batısında, Amasya’ya 25 km uzaklıkta konumlanmıştır. İlçe, tarih boyunca Amasya ile benzer kaderi paylaşmıştır.

Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Samsun’dan başlayıp Suluova’da sona eren bir geçitler dizisi üzerinden Anadolu’ya ve Batı’ya ulaşan bir yol güzergahı üzerindedir. Aynı zamanda Suluova İlçesi, eski kervan yolu ve günümüz E-80 uluslararası transit karayolu üzerinde Taşova, Erbaa, Niksar, Reşadiye ve Kelkit Vadisi’ne kadar uzanmaktadır.

Suluova’nın tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar gitmektedir. “Doğukent” mahallesindeki Kümbettepe’de yapılan kazılar, Suluova’nın tarihini Kalkolitik Çağ’dan Hititler devrine kadar uzandığını göstermektedir.

M.Ö. 2000’li yıllarda Amasya’nın kurucusu Amazonlardan Amashan’dır. Hitit Türkleri ile bir arada yaşayan Amazonlar, daha sonra Frigler tarafından yıkılmıştır. Bölge, Amazonlar’dan sonra sırasıyla Lidya, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliği altına girmiştir.

Bizanslılar döneminde, Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan ve Melik Danışment Gazi, 1101 yılında Suluova mevkiinde Haçlı Ordularıyla savaşmış ve Bizanslılar bu savaşı kaybetmiştir. Selçuklu Emiri İsmail Gazi, 1109 yılında Suluova’da Fransız-Alman Haçlı Ordularıyla savaşmış ve mağlup olmuştur. Haçlı Orduları, Amasya’ya zarar vermiş, ancak 3 ay sonra bölgeden çekilmiştir. Anadolu’da Türk birliği kurulduktan sonra Amasya ve çevresi Selçuklular döneminde büyük bir gelişme yaşamıştır.

Selçuklular’dan sonra Anadolu’ya doğudan gelen Türk göçmenler, iskanlarını devam ettirmişlerdir. Bu göçmenlerin bir kısmı, Suluova çevresindeki köylere yerleşmiştir.

Suluova, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nde Yeniçerilerin kurulduğu ve adını aldığı yer olarak da tarih sahnesine çıkmıştır. Necip Fazıl Kısakürek, bu olayı “Yeniçeri” isimli eserinde detaylı bir şekilde anlatmıştır. 1326 yılında Saluca Karahöyük’te Hacı Bektaş-ı Veli’nin çadırında gerçekleşen bu olayda, Osmanlı Devleti’nin II. Sultanı Orhan Gazi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi ziyaret ederek yeni kurulan askerleri gösterir ve bu askerlere “YENİÇERİ” ismini verir. Bu olay, Suluova’nın tarihinde önemli bir dönemeçtir.

Amasya ve çevresi, 1386 yılında Amasya Ertene Beyliği’nin Osmanlı Devleti’ne katılmasıyla Osmanlı idaresine girmiştir. Yıldırım Beyazit’in Timur ile yaptığı Ankara Savaşı’nda esir düşmesiyle Fetret Devri başlamıştır.

Timur, Ankara Savaşı’ndan sonra Amasya’ya Vali olarak atadığı Tacettin Kara Devlet Şah’ı, Hakala (Yolpınar) köyü önünde Amasya’ya sokmamıştır. Bunun üzerine Tacettin Kara Devlet Şah, (Arguma) Suluova nahiyesine gelerek burada konaklamıştır. Ancak Amasya ileri gelenleri, Ladik, Vezirköprü, Mecitözü Kaymakamları ile birleşerek Tacettin Kara Devlet Şah’a karşı güçlü bir direniş oluşturmuşlardır. Amasyalılar, Timur’un özel fermanına karşı çıkarak isyan etmişlerdir. Bu durumu öğrenen Timur, oğlu Kara Mehmet Sultan ve hocası Numeddin Abdulcebbar El Mutezil’i Amasya’ya göndermiştir. Yapılan imtihanda Gümüşlü Zade Pir Secaaddin İlyas Çelebi’nin başarılı performansıyla Amasya, büyük bir yağma ve felaketten kurtulmuştur. Kara Mehmet Sultan, Şemseddin Şadgedi Bey’i Amasya valisi olarak atanmıştır (1402).

Timur’un gönderdiği heyet ayrıldıktan sonra, Kara Devlet Şah Hakale köyünden ayrılmamıştır. Amasya ileri gelenleri, Bolu’da bulunan Mehmet Çelebi’ye yardım talebinde bulunmuşlardır. Mehmet Çelebi, Suluova yakınlarında yapılan savaşta Kara Devlet Şah’ı öldürmüş ve kuvvetlerini dağıtarak 1402 yılında Amasya Emiri olmuştur.

Osmanlı hakimiyeti döneminde Amasya’nın dört nahiyesi bulunmaktaydı, bunlardan biri de günümüz Yolpınar köyüdür. Kasımbey medresesi, bu köyün doğusunda yer almaktadır ve Amasya’nın genel medreseleri arasında öne çıkmıştır. Ayrıca köyde, günümüzde kalıntılarına ulaşılamayan Hacı Bey Zade Muhyiddin Medresesi bulunmaktadır. Güney batıda ise Seyyid Necmettin Yahya Rıfai tarafından 1348 yılında yaptırılan bir zaviye bulunmaktadır.

Suluova, 1902 yılında Suluca adıyla bucak olarak kurulmuş, daha sonra 1957 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. 1954 yılında Şeker Fabrikası’nın faaliyete geçmesiyle birlikte fabrika çevresinde şehirleşme hızlanmış, şehir merkezi de fabrika yakınına kaymıştır. 1957 yılında Belediye Başkanlığı’nın kurulmasıyla birlikte hızlı bir gelişme göstererek günümüzdeki şehirleşme düzeyine ulaşmıştır.

1950 yılından önce ovanın büyük bir kısmı bataklıklar ve su birikintileri ile kaplıydı. Drenaj eksikliği nedeniyle tarım arazilerinde taban suyu ve tuzluluk sorunları mevcuttu. Bu olumsuz koşullar, sıtma hastalığının yayılmasına neden olduğundan özellikle yaz aylarında ova yaşanmaz hale geliyordu. Bu sebeple bazı aileler, yazları Akdağ eteklerindeki yaylalarda konaklamaktaydı. Ayrıca verimli tarım arazilerinin azlığı ve verim düşüklüğü nedeniyle kurak yıllarda kıtlık yaşanmaktaydı.

İlçemizde tarımın önemli bir dönemecini, 1950 yılında Marshall yardımı kapsamında çiftçilere dağıtılan traktör, diğer tarım aletleri ve makinelerin kullanılmaya başlanması oluşturdu. Aynı yıllarda bataklıkların kurutulması ve bozuk drenajlı alanların ıslah edilmesiyle yeni tarım arazileri hizmete girdi. Traktör sayısındaki artışla birlikte, verimsiz çayır ve meraların yerini alarak tarıma açılan geniş alanlar oluştu.

Ovada bilinçli tarımın başlaması ve ilerlemesi, Amasya Şeker Fabrikası’nın faaliyete geçmesiyle ivme kazandı. Modern tarım teknikleri, şirket ziraat mühendisleri tarafından çiftçilere yoğun bir şekilde öğretilirken, bu sürece eklenen kredi destekleriyle birlikte tarımda hızlı bir gelişim yaşandı. Şeker sanayisinde elde edilen başarılar, buğday verim ve üretimini artırdı, meyve-sebze üretimini destekledi; önceden neredeyse hiç bulunmayan meyve bahçeleri ve kavakçılık, bugünkü çeşitlilik ve bolluk düzeyine erişti.

Şeker Fabrikası’nın yan ürünleri olan küspe, melas, parcar kuyruğu ve yaprak gibi artıklar, ilçede hayvancılığı, özellikle besiciliği hızla geliştirdi. Bu tarım ve hayvancılık gelişmeleri, ilçede sanayiyi ve tarımı canlandırırken, okullaşma oranını yükseltti ve çevreden yoğun bir göç alarak ilçeyi daha da büyüttü.

Başa dön tuşu